Dünyaya geldiğimizde işitme duyumuz sayesinde çevreyi algılamaya başlar, zamanla seslere anlam vermeye ve konuşmaya başlarız. İşitme duyumuzda doğuştan ya da sonradan oluşan yetersizlikler dil kazanımımızı konuşma becerilerimizi ve çevreyle etkileşimimizi engelleyebilir. İşitme yetersizliği olan bireyler için ağır derece işitme yetersizliği, sağır vs. farklı tanımlar vardır. ’’Sağır birey, işitme cihazsız ya da işitme cihazı yardımıyla dil yetilerini işitme yoluyla elde edemeyecek bireydir. Ağır derecede işitme yetersizliği olan birey işitme kalıntısına sahip ve işitme cihazıyla dile ilişkin bilgileri işitme yoluyla kazanabilen bireydir.’’ ‘’İşitme duyarlılığının kısmen veya tamamen kaybından dolayı özel eğitim ve destek hizmetine ihtiyacı olan birey.’’ şeklinde basit bir tanım yapabiliriz. İşitme kaybı meydana geldiği yere göre iletimsel, duyusal-sinirsel, işlevsel, merkezi ve karışık tip işitme kaybı olarak sınıflandırılır. İşitme kaybı doğum öncesi ve doğum sonrası nedenlerden kaynaklanabilir. Doğum öncesi nedenler genel olarak genetik faktörlerden, annenin geçirdiği enfeksiyon hastalıklarından kaynaklanır. Annenin şeker hastası olması, kızamık geçirmesi, kan uyuşmazlığı, madde kullanımı vs. dünyaya gelen bebeğin işitme engelli olmasına sebep olabilir. Doğum sonrası nedenlere çocuğun geçirdiği hastalıkları örnek gösterebiliriz. Orta kulak iltihabı, kızamık, kabakulak, tifo, menenjit gibi hastalıklar işitme kayıplarına neden olabilir. Bunlara ek olarak kafaya alınan darbeler, yüksek şiddette sese maruz kalmak da işitme kayıplarına yol açabilir. İşitme engeli bulunan çocuklar dil gelişiminde akranlarından geride kalabilirler. Dil becerilerinin kazanılmasında işitme kaybının oluştuğu yaş ve kaybın derecesi çok önemlidir. İşiten akranlarıyla benzer gelişim evrelerinden geçerler ancak işitme kaybı nedeniyle konuşmada gecikmeler yaşanabilir. Alıcı dilde yaşanan sorunlar ifade edici dili de etkiler diyebiliriz. Dolayısıyla erken tanı ve erken müdahale çok önemlidir. İşitme yetersizliği olan çocuklar basit cümleler kurarlar, akranlarına kıyasla söz dağarcıkları sınırlıdır. Mecazları anlamakta güçlük çekebilirler. Yaşanan bu güçlükler bazen huysuzluk, utangaçlık, umutsuzluk gibi istenmeyen durumlara sebebiyet verebilir. İşitme yetersizliğine sahip çocuğun gelişimini etkileyen üç faktör söz konusudur. Bunlardan ilki ebeveynleridir. Ebeveynlerin çocuğa sağlayacağı yaşantı zenginliği, koşulsuz kabul ve sevgi bu sıkıntıları mümkün olduğunca en aza indirmeye yardımcı olacaktır. İkincisi arkadaş çevresidir. Akranlarla geçirilen olumlu deneyimler gelişimini iyi yönde etkiler. Karşısındakinin duygularını anlama, empati yeteneği kazanma, sevme- sevilme… Son olarak tabii ki öğretmenler.
Şirinler Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezi öğretmenleri bu konuda üstlerine düşen görevlerin bilincinde hareket ederler. Okul öncesi yaşlardan itibaren çocukların dil gelişimini destekleyici etkinlikler yapar ve çocuğun etkin katılımını sağlarlar. Arkadaş edinme ve hayatın kendilerine getirdiği zorluklarla baş etmeleri noktasında onları yüreklendirirler.
Kaynakça:
İşitme Yetersizliği Olan Bireyler, ''Aileler için Rehber Kitapçık''. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü.